Kiraz mevsimi geldiğinde Tekirdağ’da sadece meyve dallarda değil, umut da sokaklarda olgunlaşır. Bir şehri bir arada tutan şey bazen bir konser, bazen sahile kurulan bir sahnedir. Ama en çok da inatla sürdürülen bir gelenektir. Süleymanpaşa Belediyesi’nin ev sahipliğinde bu yıl 58’incisi düzenlenecek Uluslararası Tekirdağ Kiraz Festivali, sadece bir etkinlik değil, koca bir şehrin kendine söylediği cesaret cümlesidir.
13-16 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek festivalin detayları açıklandı. Takvim yoğun, sahne kalabalık ama en önemlisi; bu festival az zamanda, kısıtlı bütçelerle, büyük hayallerle örüldü.
Festivalin açılışı 13 Haziran’da Naip Mahallesi’nde yapılacak. Aynı akşam Müfit Can Saçıntı, mizahı ile Tekirdağlılara hayatı biraz hafifletmeyi vaat ediyor. Ardından sahneye çıkacak Ahmet Selçuk İlkan’ın dizeleri, yalnızca nostalji değil; toplumsal hafızayı da tazeliyor. Şiir, bazen müzikten daha çok anlatır şehri… Belki de o akşam, şiirin diliyle Tekirdağ’ın kalbi daha yüksek atacak.
14 Haziran gecesi gençlik sahnede olacak. Rap müziğin güçlü isimleri Eypio ve Kezzo, ardından ise besteci kimliğiyle öne çıkan Oğuzhan Koç sahneye çıkacak. Farklı kuşaklar, aynı sahnede, aynı ritimde buluşacak. O gecenin kalabalığında gençler kadar, gençliğini özleyenler de olacak.
Festivalin üçüncü günü, yani Cumartesi akşamı, sahneye önce elektronik müziğin başarılı temsilcisi Köfn çıkacak. Ardından Türk pop müziğinin simge ismi Hande Yener… Onun sesi sadece bir şarkı değil; yılların içinden süzülen bir hafıza. Müziğiyle bir döneme ayna tutan bu sahne, Tekirdağ gecesini hafızalara kazıyacak.
Ve 16 Haziran’da festivalin kapanışı… Rubato ve Şevval Sam sahneye çıkacak. O akşam müzik, yalnızca kulaklara değil, kalplere de dokunacak. Çünkü bu iki isim; yorumlarıyla, sahnedeki duruşlarıyla izleyiciyi sadece eğlendirmiyor, duygulandırıyor.
Bu festivalin perde arkasında daha derin bir hikâye var. Zorluklar, borçlar, sınırlı kaynaklar… Ama tüm bunlara rağmen “şehre neşe gerekir” diyen bir anlayış… İşte bu yüzden bu festival sadece bir eğlence takvimi değil. Bu festival, aynı zamanda Tekirdağ’ın kendini yeniden anlatma biçimi. Birlikte yaşamanın, birlikte üretmenin, birlikte gülümsemenin bir yolu.
Kirazlar dallarda, şarkılar sahnede, insanlar meydanlarda… Bu sadece bir festival değil. Bu; umudun, müziğin ve dayanışmanın dört günlük hikâyesi.
Ve şimdi o hikâyeyi birlikte yazma zamanı.
